Altun’un konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Her şeyden önce medya, demokratik toplumlarda hesap verilebilirliği temin eden en önemli vasıtalardan biridir. Medya, toplumsal talepleri öne çıkararak, kamu adına denetleyici bir fonksiyon icra eder. Medya, bu denetleyici fonksiyonu yerine getirirken aynı zamanda bir bilinçlenme, bir farkındalık sağlar, kamuoyu alışmasına aracılık eder.
Diğer yandan medya, toplumdaki müşterekleri, ortak duygu ve düşünceleri görünür kılar, bu anlamda toplumsal tesanüt, dayanışma duygunu pekiştirir.
Adalet hizmetleri açısından meseleye bakacak olursa medyanın en önemli fonksiyonu, hak ihlallerini sağlıklı bir şekilde duyurabilmesi ve bu sayede yargılama süreçlerini şeffaf bir şekilde ilerlemesine olumlu yönde katkı sağlayabilmesidir.
Medya, toplumsal adalete, bireylerin hak ve adalet arayışlarına katkı sunabileceği gibi hepimizin malumları olduğu üzere bugün de bu meseleleri tartışmak üzere buradayız. Yargı mekanizmalarının işleyişine birtakım olumsuz etkiler de yapabilir.
Hiç kuşkusuz bu olumsuzlukların başında devam eden yargı süreçleriyle ilgili gizlilik ihlalleri gelmektedir. Gizliliğin ihlali, adaletin tesis edilmesinde yargı süreçlerini akamete uğratmak, kamuoyunda yargısız infaza sebep olabilmektedir.
Diğer yandan medyanın etik kurallarına uymayıp, yargılama süreçlerinde mağdur ve yakınlarının mahremiyetine saygı göstermediğine de zaman zaman şahitlik edebiliyoruz.
Hukuk, son derece teknik ve mesleki bilgi gerektiren bir alandır. Alanla ilgili eğitim almamış, mesleki tecrübesi olmayan isimlerin yargı süreçleriyle ilgili içerik üretmesi, daha da fenası hüküm vermesi maalesef çok sık karşılaştığımız bir sorun.
Her şeyden önce medya kuruluşları, hukukun son derece önemli bir ihtisas alanı olduğunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Bu bilinçle uzman hukukçulardan destek almak çok önemlidir.
Medya ve yargı organları arasında sistematik iletişim mekanizmalarının oluşturulması ve kamuoyunun düzenli şekilde bilgilendirilmesi de bu bağlamda son derece önemlidir ve kamu otoritelerine bu bağlamda önemli roller düşmektedir.
Medya mensubu daima masumiyet karinesi ilkesine saygı göstererek haber hazırlamalıdır. Bir mahkemenin veya yetkilinin kararına ilişkin tahmin yürütülmemelidir. Medya mensubu, adil yargılama hakkına saygı göstermelidir.
Basın mensubu, hiçbir suretle 18 yaşından küçük suç faili veya mağdurlarının kimliğini açıklamamalıdır. Kişilerin geçmişleri sebebiyle suçlanmaları yanlıştır. Medya mensubu, yargı sürecinde taraf olmamalıdır.