Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, Gökçeada Ziyareti Sırasında NTV Canlı Yayınına Katılarak Gündeme Dair Soruları Cevapladı

Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, Gökçeada Ziyareti Sırasında NTV Canlı Yayınına Katılarak Gündeme Dair Soruları Cevapladı
Yayınlama: 31.12.2022
10
A+
A-

Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, Gökçeada Ziyareti Sırasında NTV Canlı Yayınına Katılarak Gündeme Dair Soruları Cevapladı

Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, beraberinde TSK Komuta Kademesi ile gittiği Gökçeada’da NTV canlı yayınına katılarak Gazeteci Nazlı Çelik’in gündeme dair sorularını cevapladı. Bakan Akar, özetle şunları söyledi:

YANLIŞ HESAP ANKARA’DAN DÖNER

(Yunanistan’ın Girit Adası’nın kara sularını 12 mile çıkaracağı yönündeki iddialar)Bizim buradaki politikamız çok açık ve net. Burada uzun yıllardan beri biz aynı politikayı izliyoruz, aynı kişilikli ve kimlikli politikayı izliyoruz ve bunu takip ediyoruz. Bunu da her seferinde Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, yeri ve zamanı geldiğinde biz bunları telaffuz ettik. Yani hem ulusal hem uluslararası toplantılarda da bu devamlı gündeme geldi, geliyor ve biz herhangi bir yanlışlık yapılmaması bakımından bunun altını çiziyoruz. Biz sadece kara sularının, Yunanistan’ın adalarda kara sularının 12 mile çıkması değil, 6 milden yukarı herhangi bir şekilde çıkarılmasını katiyen kabul etmediğimizi, bunun söz konusu dahi olamayacağını tekrar tekrar zikrettik, söyledik, ifade ettik ve bunun anlaşılmasını bekliyoruz.

1995’te Mecliste böyle bir çalışma yapıldı. Bu çalışma orta yerde duruyor, bunu herkes de biliyor, herkesin bilmesi lazım. Bunun nitelleştirilmesi lazım, iyi anlaşılması lazım. Herhangi bir şekilde bu konuda yanlış bir adımın ciddi sıkıntılar doğuracağını herkesin başlangıçtan bilmesi lazım. Ve biz son olarak şöyle söylüyoruz; unutmayınız ki yanlış hesap Ankara’dan döner.

Biz bütün iyi niyetimize rağmen, iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde ilişkilerimizin barışçıl, diyalog içinde ve iki ülkenin yararına gelişmesini arzu etmemize rağmen, her seferinde tekrar tekrar komşumuz Yunanistan’ı diyaloğa davet etmemize rağmen maalesef Yunanistan, özellikle belli, belirli siyasilerin ve belirli bazı askerlerin de buna katılmasıyla gerginliği artırıcı eylemlerini ve söylemlerini maalesef aralıksız sürdürüyorlar. Ege’de biliyorsunuz 3000 ada var. Yunanistan’a ait değil bunlar, tabi EGEAYDAK’lar vesaire var, farklı adalar var. Buralardaki adalarda, kendilerine ait olan adalarda, onları bırakıyorlar, bizim burnumuzun dibindeki adalarda sürekli bakan düzeyinde, askerlerle generalleri, amiralleri ve diğer zevat sürekli ziyaretler yapmakta, inişler, kalkışlar, gidişler, gelişler… Bunlar tahrik değil de nedir? Bunun anlaşılmasını istiyoruz, bunun görülmesini istiyoruz ve dolayısıyla buradaki amacın, gayenin ne olduğunu da herkesin, uluslararası kamuoyunun görmesini istiyoruz.

Yani bu manada bizim yaptığımız çalışmalarda, yaptığımız görüşmelerde hep zikrettiğimiz konular var. Bunların başında mesela adaların silahsızlandırılması söz konusu. Yani bunu tekrar tekrar nezaketle, diplomatik dille masalarda, normal toplantılarda dile getiriyoruz ve diyoruz ki bu adalar hem Lozan’da hem de Paris Konferansı’ndan sonra bunlar Yunanistan’a verildi, bir şartla verildi; silahsızlandırılmış olmak kaydıyla verildi. Siz bunu dinlemiyorsunuz, silahlandırıyorsunuz ve dolayısıyla burada adaların silahlandırılması, adalara birliklerin konuşlandırılması, burnumuzun dibindeki adalara bu şekilde gelişmeler Türkiye tarafından tehdit olarak, risk olarak, tehlike olarak algılanmasın mı, algılamayalım mı, bunu söylemeyelim mi? Siz bunu yaparsanız, biz bunun bizim için bir tehdit ve risk olduğunu söylüyoruz. O zaman karşıda bizim de tedbir almak mecburiyetimiz doğar. Bunun bütün taraflarca anlaşılması lazım. Bu konulardaki bu ziyaretlerin artık böyle tahrikkâr bir şekilde değil de makul, mantıklı, diyaloğa açık, barışçıl yol ve yöntemlere yönelik, bunlar için yol açacak şekilde, zemin hazırlayacak şekilde görüşmelerle biz çalışmalarımızın devamından yana olduğumuzu tekrar tekrar söyledik.

Biz her zaman söylediğimiz gibi gerçekten iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde, diyalogla, barışçıl yol ve yöntemlerle, medeni yol ve yöntemlerle, herhangi bir şekilde birilerine dayanarak değil… Yani bizim buradaki problemlerimizi, Türkiye-Yunanistan problemlerini, Türkiye-Amerika, Türkiye-Avrupa Birliği, Türkiye-NATO problemlerine çevirme gayretleriyle bir yere varamayacaklarını… Bunun iki tarafı var; Yunanistan var, Türkiye var, bunu oturup konuşalım diyoruz. Bunun belli seviyeleri var. Maalesef bu konuda her türlü aksi girişime karşı da biz diğer taraftan bunları söyledikten sonra da herhangi bizim zafiyetimiz yok, buna karşı da biz hem sahada hem masada gerekli karşılıklar ne ise bugüne kadar verdik, bundan sonra da vereceğiz. Bundan dolayı kimsenin tereddüdü olmasın. Bu konuda herhangi bir yanlış hesap yapmayın diyoruz.

Diyoruz ki eğer siz ülke olarak, kişi olarak yarınların iyi olmasını istiyorsanız, öyle sizin bir düşünceniz varsa, bunu arzu ediyorsanız tarihten ders almanız lazım ve dünün ve bugünün yanlışlarını düzeltmeniz lazım, bunlardan vazgeçmeniz lazım. Aynı şeylerde ısrar ederseniz bunun sıkıntılı olacağını herkes anlayabilir, herkes görebilir. Yunanistan’ın bunu bir an önce görmesini istiyoruz. Biz; Ege’de, Doğu Akdeniz’de bizim temennimiz, dostluğun hâkim olması, iyi komşuluk ilişkilerinin hâkim olması, bu uluslararası ilişkiler çerçevesinde, kurallar çerçevesinde de buradaki zenginliklerin adil bir şekilde paylaşılması, bizim istediğimiz bu, çok açık ve net.

ABD’LİLER “TÜRKİYE BİZİM ÖNEMLİ BİR MÜTTEFİKİMİZ” DİYOR

(Dedeağaç’taki ABD üssü) Bu konu Amerikalı yetkililerle yaptığımız görüşmelerde gündeme geldi ve kendilerine bunu söyledik, sizin söylediğiniz gibi bu dengenin bozulduğu vesaire konuları ve kendileri bunu kabul etmiyorlar. “Herhangi bir şekilde bizim politikamızda bir değişiklik yok. Türkiye bizim stratejik, önemli bir müttefikimiz. NATO içinde ikili ilişkilerimiz çerçevesinde bizim burada böyle bir kastımız yok.” diye bize cevaplar verdiler. Bir de olayın tarihçesine baktığımızda biz, biliyorsunuz 1980’lerde Amerika’yla Savunma Ekonomi İşbirliği Anlaşması imzaladık. Bu, herhangi bir itiraz, herhangi bir değişiklik iddiası olmazsa otomatikman yenileniyor, böyle beşer yıllık sürelerle ve benzer şekilde Yunanistan da bunu 2020 yılında benzer bir anlaşma yaptılar ve yenilediler. Dolayısıyla bu çerçevede ilişkilerin sürdüğünü takip ediyoruz resmî olarak. Bize yapılan açıklamalarda bizim takip ettiğimiz, aldığımız bilgiler çerçevesinde Dedeağaç’ta bir lojistik merkez, daha sonra da bir LNG merkezinin kurulduğu şeklinde bilgiler var. Daha başka teferruatlı bilgiler de gelmeye devam ediyor, onları da takip ediyoruz. Bunların da sebebinin, NATO’nun savunma planlarını güçlendirmek olduğu, NATO’nun savunma planlarını takviye etmek olduğu, bu manada bunları yaptıklarını ifade ettiler.

Daha önce 5 olan üs sayısı, Yunanistan’da Amerika’yla üs sayısının 9’a çıktığını da biliyoruz ve bunların NATO planlarını takviye ve destek manasında yapıldığını Amerikalı muhataplarımız bize ifade ediyorlar. Biz bu olayları tabi yakından takip ediyoruz. Bizim zaten savunma ve güvenlikte, sizin de çok iyi bildiğiniz gibi, siz devamlı zaten askerlerle beraber savunma ve güvenlik konularına son derece aşinasınız, hiçbir şekilde hiçbir olayı bizim şansa bırakmamız söz konusu değil. Dolayısıyla biz bütün olayları yakinen takip ediyoruz, bu olayları değerlendiriyoruz ve muhtemel gelişmelere karşı da her türlü tedbirimizi aldık, almaya devam ediyoruz.

YUNANİSTAN TACİZLERİNE MUTLAKA KARŞILIK VERDİK

(Yunanistan’ın NATO görevindeki uçaklarımızı taciz etmesi) Maalesef şu ana kadar ciddi, gerçekten müteakip tacizleri, tecavüzleri, kural ihlallerini engelleyecek düzeyde biz somut bir girişimine biz tanık olmadık NATO tarafından veyahut da Amerikalılar tarafından. Biz şimdi bu konuda gerçekten son derece iyi niyetli, 70 yıllık NATO üyesi bir ülke olarak bizim kendi görevlerimizi, NATO içindeki görevlerimizi gerçekten çok açık ve net bir şekilde, başarılı bir şekilde icra ettik, icra etmeye devam ediyoruz. İşte geçtiğimiz günlerde çeşitli olaylar oldu, geçtiğimiz dönemde. NATO tatbikatları çerçevesinde uçan uçaklarımız var, NATO tatbikatı yapmak için havada olan uçaklarımız var. Onlara dahi hem radar kilidi hem de uçaklarla önleme gerçekleştirildi Yunanistan tarafından. Biz bunları hiçbir şekilde karşılıksız bırakmadık, onu bir peşinen söyleyeyim ve burada hani bu konuda bizim arkadaşlarımız, gerekli talimatlar verilmiş, planlar yapılmış durumda. Biraz önce söylediğim gibi masada ve arazide, alanda, sahada yapılması gereken ne varsa karada, denizde, havada mutlaka bir karşılığını verdik, veririz, bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Dolayısıyla geçenlerde bizim bir NATO tatbikatı sırasında uçaklarımıza yapılan karşı hareketten sonra biz bunu, hiç kimse duyduk, duymadık demesin diye bütün makamlara, NATO makamlarına, askerî ve sivil makamlara bunları eksiksiz, aksaksız hem yazılı bildirdik, hem de oradaki temsilcilerimiz vasıtasıyla, büyükelçilerimiz, oradaki arkadaşlarımız, askerler vasıtasıyla bizzat ilgili personelle görüşmek suretiyle olayı izah ettiler, anlattılar ve dolayısıyla bu konuda tarafsızlık beklediğimizi, tavır beklediğimizi, bunlara karşı tedbir alınması gerektiğini kendilerine tekrar tekrar söyledik ki bu NATO’nun ilkeleri var, NATO’nun değerleri. “Bu yapılan hareketlerin, bu yapılan faaliyetlerin, bu yapılan karşı hareketlerin iki müttefik arasında bunun herhangi bir şekilde bu ilke ve değerlerle kabil-i telif mi? Böyle bir şey olabilir mi? Nasıl bunu izah edeceksiniz?” diye de açık ve net sorularımızı sorduk, onların cevaplarını bekliyoruz. Bu tabi bir kontrolsüz bir güç, kontrolsüz bir takım eylemler Yunanistan tarafından ortaya konuluyor ki bunların kabul edilmesi ne bizim tarafımızdan ne NATO tarafından mümkün olmamalı. Biz kabul etmiyoruz, NATO’nun da benzer şekilde bize paralel bir tedbir almasını gerçekten kendilerinden biz bekliyoruz. Bu tür haksız hukuksuz uygulamalara karşı başlangıçta söylediğim gibi, herkesin çok iyi anlaması bakımından bir daha tekrarlıyorum; sahada ve masada biz yapılması gereken ne varsa bugüne kadar yaptık, bundan sonra bunun karşılığını mutlaka veririz.

(GKRY’ye yönelik silah ambargosunun kaldırılması) Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Amerika arasındaki bu alınan kararın, Türkiye-Amerika Birleşik Devletleri ilişkileri bakımından olumsuz bir gelişme olduğunu değerlendiriyoruz ve bunu bu şekilde görüyoruz. Fakat tabi bir de uygulamaya bakmak lazım, çünkü farklı bir takım izahlar da var, farklı bir takım değerlendirmeler de yapılıyor. İşte biraz önce söylediğim gibi olayları biz yakından takip ediyoruz, bunun getirdiğini, götürdüğünü göreceğiz ve şunun da burada altını çizmemiz lazım; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde oradaki kardeşlerimizle alakalı, Kıbrıslı kardeşlerimizle alakalı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hükmü şahsiyetine karşı herhangi bir zafiyete bizim meydan vermeyeceğimizi, hiçbir zafiyetin oluşmasına gerçekten imkân vermeyeceğimizi herkesin bilmesi lazım.

Biz bildiğiniz gibi başlangıçtan itibaren çok samimi bir şekilde diyalog yoluyla, oradaki görüşmeler yoluyla bir takım çözümler bulunması için çok gayret sarf ettik. Yani yarım asır görüşmeler yapıldı, hiçbir sonuç çıkmadı. Artık görüldü ki egemen, bağımsız, eşit iki devlet, yani tek çözüm bu. Şimdi mesele artık bu devletin kurulup kurulmaması meselesi değil, bu devletin tanınması meselesi. Bu manada da bizim burada son yaptığımız, Sayın Cumhurbaşkanımızın katıldığı Türk Devletler Topluluğunda oradaki katılımcılar da Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde, liderliğinde, telkin ve tavsiyeleriyle bu orada gözlemci statüsünde kabul edildi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Bunu da tabi ileriye doğru önemli bir adım olarak değerlendiriyoruz. Önümüzdeki günlerde umudumuz, dileğimiz; dostumuz, kardeşimiz ülkeler var, onlar tarafından da zaten yavaş yavaş başladı, sizin de belirttiğiniz gibi. Birçok ziyaretler oluyor, birçok temaslar oluyor ve bunların da önümüzdeki günlerde tamamlanacağını ve bunun da iyi bir gelişme olacağını ve dolayısıyla oradaki Kıbrıslı kardeşlerimizin de hak ettikleri şekilde hem güvenli hem de müreffeh bir hayata kavuşacaklarını değerlendiriyoruz.

SURİYE İLE GÖRÜŞMELERİN SAĞLIKLI ŞEKİLDE DEVAM ETMESİNDEN YANAYIZ

(Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğan ile Beşar Esad’ın görüşme takvimi belli mi?) O tabi öncelikle Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirlerinde. Şimdi birtakım gelişmeler var, gelişmeler devam ediyor. Önce istihbarat birimlerimiz, istihbarat personeli, istihbarat kurumları arasında bazı görüşmeler oldu, onun gelişmesinden sonra bizim bakanlar arası görüşmemiz oldu ve bu sürecin biz sağlıklı bir şekilde devam etmesinden yanayız. Bu bakımdan elimizden gelen her türlü katkıyı yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Tabi bu sürecin olumlu bir şekilde gelişmesinden sonra, bu bir süreç meselesi, bunun sonunda da durum ve şartlar olumlu olduğu takdirde tabii ki üst düzey liderler arası görüşmeler de gündeme gelebilir. Buna bağlı olarak da çalışmalar gerçekleştirilebilir diye değerlendiriyorum.

Bizim Rusya’da Moskova’da çarşamba günü ayın 28’inde Sayın Hakan Fidan’la birlikte yaptığımız toplantıda hem Rus hem Suriye tarafıyla biz görüşlerimizi paylaştık, değerlendirmemizi ortaya koyduk, endişelerimizi onlara ifade ettik, niçin ne yaptığımızı onlara izah ettik ve bu konuda da onların da bizi anladıklarını ben zannediyorum. Herhangi bir olumsuz dönüş olmadı ve bu konuda bizim asıl amacımızın, temel amacımızın terörle mücadele olduğunu; ülkemizin, sınırlarımızın, vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamaya gayret gösterdiğimizi ve orada bizim terörle mücadele ettiğimizi, aslında esasen aynı zamanda oradaki terör örgütlerinin, PKK’nın, YPG’nin aynı zamanda Suriye için de bir tehdit olduğunu orada vurguladık, onun altını çizdik ve bu çerçevede durumu ortaya koyduk.

(Terör operasyonlarında iş birliğine gidilir mi?) Bu, daha erken. Şimdi başlangıçta bu ilk bir tanıma oldu, tanışma oldu. Bu çerçevedeki ilişkilerimizi görüşeceğiz, konuşacağız, tartışacağız ve tarafların endişeleri var, hassasiyetler var, bunları ortaya getireceğiz ve biz hedefi koyduk. Hedef teröristler. Yani bizim teröristlerden başka hiçbir sıkıntımız olmadığını, bizim hiçbir etnik, hiçbir dinî, hiçbir mezhepsel grupla sorunumuz olmadığını, onlara karşı hareketimiz olmadığını, tek hedefimizin terörist olduğunu tekrar tekrar vurguladık. Bu birinci bahis, birinci konu.

Diğer konu da Türkiye’de bildiğiniz gibi uzun yıllardan beri 4 milyon civarında Suriyeli kardeşimizi misafir ediyoruz. Şimdi ilave bir mülteci akını olursa bunun kaldırılması bizim tarafımızdan gerçekten çok çok zor olacak. Bizim bu manada buradaki faaliyetlerimizin bir amacının da bu olduğu, bunu önlemek olduğu, bu zemini hazırlamak olduğu fakat diğer taraftan da mültecilerin, bizdeki mültecilerin, bizdeki Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerine, topraklarına, evlerine güvenli, gönüllü ve saygın bir şekilde, onurlu bir şekilde dönmeleri için de biz iş birliğine hazır olduğumuzu söyledik. Diğer taraftan Türkiye’de yaşayan, Suriye’de yaşayan, bizim devamlı muhatap olduğumuz Suriyeli kardeşlerimiz var ve onlara da diyoruz ki hiçbir şekilde onların aleyhine, onlara zarar verecek şekilde bir faaliyette, işlemde, tasarrufta bulunmayacağımızı da herkesin bilmesi lazım, herkesin buna göre davranması lazım, herkesin bundan emin olması lazım. Yani biz kararlarımızı alırken bütüncül bir yaklaşımla meseleyi bu şekilde görüyoruz, bu şekilde götürmeye çalışıyoruz.

Bu toplantı 11 yıl sonra yapılan bir görüşme. İlkeler konusunda, temel çerçevede, temel hedefler konusunda, yani bu mültecilerin önlenmesi konusunda, Türkiye’ye mülteci gelmemesi konusunda, Türkiye’den mültecilerin dönmesi konusunda ve terörle mücadele konusunda mutabakat olduğunu memnuniyetle müşaade ettik. Bunun üzerinden hareketle müteakip toplantılar, müteakip çalışmalarda bunların gelişmesini bekleyeceğiz, geliştirmeye çalışacağız ve buna göre de bu hedeflere de ulaşmaya çalışacağız.

(Bundan sonra görüşmeler için adres Moskova mı olacak?) Hayır, o da şimdi şöyle, iki konu var. Bir, bu şekilde siyasi görüşmelerin herhangi bir yerde yapılması var, bir de arazide, bizim şu anda Ruslarla yaptığımız koordinasyonun, çalışmaların bir şekilde 3 taraflı olarak yapılması söz konusu. Bunların hepsi masada, bunlar çalışılıyor ve bunlar tarafların uygun bulacağı şekilde, herkesin mutlu olacağı şekilde, herkesin tatmin olacağı şekilde çözüm üretmek için çalışıyoruz.

Tabi her zaman söylediğimiz şey; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı bir kararı var, bu kararın bu çerçevede kapsayıcı ve bütüncül çözümlerin olması konusunu, yani anayasanın yapılması, seçimlerin yapılması dâhil birçok konuda da biz onlarla mutabık olabileceğimizi gördük, hissettik, anladık oradaki verilerden, oradaki izlenimlerimiz bu bizim. Temennimiz, dileğimiz gerçekten bunun bir an önce daha da gelişmesi bu sürecin, artarak gelişmesi ve bu terör konusunun çözümlenmesi, mülteci konusunun çözümlenmesi ve herkesin güven içinde mutlu, müreffeh yaşaması, çalışmamız bu.

Kaynak: https://www.msb.gov.tr/

Güncel Türk Haber olarak Ülkemizin Bugününe ve Geleceğine Yapılan Hizmetin Tarafıyız. Ülkemiz İçin Varız. Milletimiz İçin Varız. Milli ve Yerliyiz.
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

    Henüz yorum yapılmamış.