ALÇAKLAR YİNE GÖZ DİKTİ
Yaziyor
Yavuz ZORBA
KONUYA GİRİŞ: Akdeniz’e sahip olmak isteyen her devletin almak istediği Kıbrıs’ta, tarih boyunca Türkler, İngilizler ve Rumlar arasında mücadeleler yaşanmıştır. Uzun yıllar Türk egemenliğinde yaşamış olan adanın Türkiye için önemi ise hem güvenlik açısından hem de orada bulunan Türkler açısından vazgeçilmez niteliktedir. Çalışmamızda, tarihsel süreçte Kıbrıs’ta Türkler, İngilizler ve Rumlar arasında yaşanan mücadeleyi Rauf Denktaş’ın hayatı ile bu süreçte yaptıklarını kronolojik bir özetini içermekte ve çeşitli basın yayın belgelerinin değerlendirilmesi, kaynakların taranması aracılığıyla, Kıbrıs konusundaki araştırmalara katkı sağlamak ve geçmişte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı için hayatını kaybedenlerin tekrar hatırlanması amaçladım
LÜTFEN BU YAZIYI İKİ KERE OKUYUN
Rauf Raif Denktaş Milletlerin geçmişinde kurtarıcı kahramanları vardır. Kıbrıs Türklerinin kurtarıcısı olan Rauf Raif Denktaş, kendi çıkarlarını hiçe sayarak ömrünü Kıbrıs davasına adamış, Kıbrıs Türkünün adadaki varlığının devam etmesi ve özgür bir şekilde yaşaması için ömrü boyunca mücadele etmiştir.
Denktaş, 27 Ocak 1924 yılında Kıbrıs’ın Baf kazasında doğmuştur.
Denktaş Magosa mahkemesinde katipliği sırasında, Kıbrıs Türk halkının liderliğini üstelenen ve aynı zamanda Halkın Sesi gazetesini yayımlayan Dr. Fazıl Küçük ile tanışmıştır. Memur olduğu dönemde Kıbrıs Türklerinin sorunları ile ilgili yazılarını isimsiz olarak yayınlayan Denktaş böylece Kıbrıs Türklerinin geçmişten gelen büyük davasına dahil olmuştur.
Bu dava Kıbrıs’ta yaşayan Türk halkının Rum ve Yunan halklarının kölesi olmasını engel olma davasıdır. Bu dava, Yunanistan dışındaki helenlerin bağımsızlığı ve anavatanın Yunanistan ile birleştirilmesi amacı olan Enosis’in başarılı olmasını engellemek, Kıbrıs Türkünün adada varlığını güven içinde devam ettirmesi ve özgürce yaşaması davasıdır.
(Denktaş, 2000: 228). “Megali idea (Büyük Hedef) olarak da adlandırılan bu amaçlar nedeniyle Kıbrıs’ta 1950’lerde, İngiliz yönetimine karşı RumYunan İkilisinin silahlı bir özgürlük mücadelesinin” başlatılmasına karar vermesi üzerine, Ada’da Yunanistan’ın Kıbrıs’ı ilhak etmek amacıyla kurduğu yasa dışı bir yeraltı örgütü olan EOKA yer altı terör örgütünü kurmuş ve Kıbrıs’ta anarşi ve terör eylemlerini planlayıp yönetmiştir. Bugün yüzlerce İngiliz, Rum ve Türk’ün öldürülmesine sebep olmuştur (Avcı., Doğanay ve Atun, 2016: 91). Rauf Denktaş, babasının da istediği gibi iyi bir avukat olmak için, İkinci Dünya Savaşı yıllarında hukuk eğitimi almak üzere 1944 yılında İngiltere’ye gitmiştir. Denktaş İngiltere’de burslu olarak hukuk tahsiline başlamıştır. İngiltere’deki hukuk eğitimini 1947 senesinde bitiren Denktaş, Barrister-At-Law unvanını almıştır. Kıbrıs’a dönen Denktaş, adada avukatlık yapmaya başlamıştır (Bozkurt, 26 Haziran 1970:1). Aydın hanımla evli olan Denktaş’ın üç oğlu ile üç kızı olmuştur. Bir kızını beyin tümörü nedeniyle 2 buçuk yaşında, bir oğlunu 7 yaşında bademcik ameliyatı sırasında kaybetmiştir. Diğer oğlu Raif aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Siyasal İşler Özel Danışmanlığı görevini yürütmektedir. Raif Denktaş, 1985 yılında Gazi Magosa’dan Lefkoşa’ya dönerken geçirdiği trafik kazasında ağır yaralanmış, Ankara’da tedavi altına alındığı hastanede, 34 yaşında vefat etmiştir. Rauf Denktaş’ın oğlu Raif, Lefkoşa’da büyük bir devlet töreni ile toprağa verilmiştir (Cumhuriyet, 29.12.1985:7). Denktaş, Kıbrıs’a döndüğünde önceden tanıştığı Dr. Fazıl Küçük, tarafından yayımlanan Halkın Sesi gazetesinde, imzalı ve imzasız bazen de Akın Yılmaz adı altında yazılar yazmaya devam etmiştir. Denktaş yazılarında, küçüklüğünden beri babasından ve onun vatanperver dostlarından işiterek öğrendiği “Türk haklarının İngilizler tarafından gasp edilmesi” problemine ağırlık vermiştir
Türklerinin düzenlediği ilk mitingde, Dr. Fazıl Küçük ile yaptığı hatiplik sayesinde Kıbrıs Türkleri tarafından tanınmıştır. Genç bir avukat olarak yaptığı bu konuşma ile Kıbrıs mücadelesi başlamıştır. Daha sonra Türk cemaatinin iki önemli ismi Faiz Kaymak ile Dr. Fazıl Küçük arasında arabulucu rolünü üslenip, Türk toplumunun yararına olan her şeyin takipçisi olmuştur.
Denktaş’ın Türk toplulukları adına ilk resmi görevi, 1948 yılında anayasa komisyonu üyeliği ile başlamıştır. 1947 yılının başında İngiliz hükümeti tarafından atanan Vali Lord Winster, Kıbrıs için yeni bir yönetim şekli hakkında, hükümetle müzakereler yapacak ve tavsiyelerde bulunacak bir anayasa komisyonu kurmuştur. Kurulan bu komisyonun 7 üyesi Türk ve 12 üyesi Rum kesiminden oluşmaktadır. Komisyondan çıkan kararlar, adadaki Türk ve Rum toplumlarının eşitliğini ön plana çıkardığı ve Enosis’e kapalı bir yönetim öngördüğü için Denktaş’ın sekreterliğini yaptığı anayasa komisyonunun çalışmaları başarılı olamamıştır (Gazioğlu, 1996:375- 386). 1948 yılında kurulan anayasa komisyonu, Rum kilisesinin baskısı altında Konsey’e katılmış olan Komünist Akel Partisi’nin çekilmesi sonucunda kapatılmıştır. Türk temsilcilerin ısrarlı talepleri sonucu Hâkim Mehmet Zekâ Bey’in başkanlığında 11 Haziran 1948’de Türk İşleri Komisyonu kurulmuş, Rauf Denktaş bu komisyonda çalışarak, İngiliz Sömürge İdaresi’nin Türk toplumunun elinden alınan temel hakların iadesi için bir raporun hazırlanmasında hayati önem taşımıştır.3 İngiliz yönetiminin teklifi üzerine yasaların yapılması için 1949 yılında kendi kurduğu hukuk bürosunu bırakıp, küçük bir maaş karşılığında önce savcı yardımcılığına atanan Denktaş, ardından 1949-1959 Yılları arasında Kıbrıs’ta savcılık görevini ifa etmiştir
Kıbrıs Türk halkını İngiliz sömürgesi yönetiminden çıkarıp, üzerinde varlıklarını özgürce ve güvenle devam ettirecek bir vatana, egemen bir devlete kavuşturmuş ve yok olmasını önlemiştir.
Siyasi Hayatı İle Mücadele Yılları Kıbrıs Türklerinin, 27 Kasım 1948 tarihinde organize ettiği ilk mitingde Küçük ile yaptığı ilk konuşması Denktaş’ın siyasi hayata atılmasını sağlamıştır. 1950 yılından beri Kıbrıs Türk Kurumları Federasyon’unun başkanlığını yürüten Faiz Kaymak’ın 27 Ekim 1957’de yapılan IV. Olağan Kongrede Rauf Denktaş lehine adaylıktan çekilmesi üzerine; Denktaş, Kıbrıs Türk Kurumları Federasyon başkanı olmuştur (Cumhuriyet, 29 Ekim 1957:3). Bu görev değişikliği Denktaş’ın Kıbrıs’taki mücadelesini kurumsal boyuta taşıması açısından önemli olmakla birlikte, Dr. Küçük ’ün Türk toplumu içerisindeki liderlik mücadelesini de pekiştirmiştir
Türk Cemaat Meclisi Başkanı Denktaş, bu zorlu koşullardan dolayı Türkiye’den yardım istemiş ve istenen yardımlar Türkiye Cumhuriyeti tarafından karşılanmıştır. EOKA’nın işlediği cinayetlerden dolayı adadaki Türker’in ne can ne de mal güvenliği kalmamıştır.
Makarios’un bu hareketleri daha ilk günden garantör devletler tarafından enerjik müdahalelerle durdurulmuş olsaydı, bugünkü fecaati önlemek mümkün olabilirdi. Bunu yapamadıklarından her üç devlet de bugün adadaki can kaybından insanlık önünde sorumlu olacaklardır (
Rauf Denktaş, 13 Nisan 1968 tarihinde adaya giriş yasağı kaldırılınca Kıbrıs’a dönmüştür. Adaya dönüşünde muazzam bir törenle karşılanan Denktaş’ı karşılayanların başında Dr. Fazıl Küçük yer almıştır. Karşılamanın ardından yapılan devlet korteji ile Denktaş tarafından Atatürk Heykeli’ne, Mücahitler Şehitliği’ne çelenk bırakılmış ve daha sonra hatıra defterini imzalamıştır
Denktaş, 1968 yılının haziran ayında Türk Toplumu adına Rumlarla 6 yıl sürecek görüşmelere başlamış ve 5 Temmuz 1970 seçimlerinde Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı’na seçilmiştir (Bozkurt, 7 Temmuz 1970:1). Bu görevinden 28 Şubat 1973 tarihinde istifa etmiş ve aynı gün Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı seçilmiştir. 1973 yılında Kıbrıs Türk Yönetimi Yürütme Kurulu Başkanlığına seçilen Denktaş, 28 Şubat 1973’te Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Muavini ve Kıbrıs Türk Yönetim başkanı olmuştur (24 Nisan 1990:3). 15 Temmuz 1974 tarihinde Yunanistan’a bağlı subayların yönetimindeki Ulusal Muhafız Gücü kuvvetleri bir hükümet darbesi yaparak Kıbrıs’ta Yunan Cumhuriyeti ilan edildiğini açıklamıştır. Başbakan Ecevit “kimse Kıbrıs’taki kaosu fırsat bilip haklarımıza dokunmaya kalkışmasın” demiştir ve ABD ve İngiltere’nin ikazlarına boyun eğmemiştir. 20 Temmuz 1974 yılına gelindiğinde 11 yıllık hasret bitmiş ve Türk Silahlı Kuvvetleri uluslararası garanti antlaşmasının 4. Maddesine dayanarak Kıbrıs’ta barışı sağlamak, Rum darbecilerin bozduğu anayasal düzeni yeniden kurmak ve Türk toplumunun can ve mal güvenliğini sağlamak için Türk Barış Harekâtı’na sabahın erken saatlerinde başlamıştır (Cumhuriyet,
21 Temmuz 1974:1). Başbakan Ecevit’in Kıbrıs Barış Harekatıyla ilgili “Kıbrıs Türkü’nün özgürlüğe kavuşmasının Türk milletini mutlu kıldığını belirtmiştir. Bir asırlık hasretin bittiğini ve Kıbrıs Türkü bir daha karanlık günlere dönmemek üzere aydınlığa kavuştu” şeklindeki açıklamaları Kıbrıs Türklerinin ne kadar zor durum’da oldukları göstermiştir.
Başbakan Ecevit, “Kıbrıs Barış Harekatı’nda 57 şehit verdiğimizi, 242 askerimizin kayıp olduğu ve 600 esir Rum askerinin Mersin’e getirildiğini” ifade etmiştir. Büyük devletlerin Türkiye’ye karşı yaptırımlarına rağmen zor şartlarda gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekat’ı sayesinde adada yaşayan Rumlar’ın Kıbrıs Türkleri üzerindeki, can ve mal güvenliği ve temel haklar konusundaki ihlalleri son bulmuştur
BU SATIRLARDAN KIBRIS İÇİN ŞEHİT OLANALIMIZI RAHMETLE ANIYORUM NUR İÇİNDE YATSINLAR İNŞ.
amin kaleminize yüreğinize sağlık