YAVUZ ZORBA
YAZIYOR
MİLLETİN BAĞRINDAN ÇIKAN AKP
ve
UNUTULMAYACAK HİZMETLERİ
KONUYA GİRİŞ: AKP milletin Bağrından Çıktı ve Gücünü Milletten Aldı 20 yıllık iktidarında cumhuriyet tarihinde yapılmayanları bu vatana hizmet olarak yaptı.
Bir Grup Toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AK Parti demokrattır. Bunun için millî iradeyi, sandığı, milletin tercihlerini hep en üstte tutmuştur. AK Parti Cumhuriyetçidir. Bunun için bir kişiye, zümreye, hizbe, PKK gibi eli kanlı, FETÖ gibi milletimizin değerlerini istismar eden örgütlere değil, sadece ve sadece cumhura dayanmış millete teslim olmuştur. DİYORDU…
AK Parti aynı zamanda tüm mazlumların ve mağdurların hamisi. Bunun için hükûmetleri döneminde dünyanın neresinde gözü yaşlı, gönlü kırık, eziyet çeken, zulme uğrayan mazlum varsa hepsine el uzattı.”
“EN CESUR, EN İLERİ DEĞİŞİMLER AK PARTİ HÜKÛMETLERİ DÖNEMİNDE YAŞANDI”
AK Parti’nin ülkenin zenginliklerini milletin tamamına aktardığını, Türkiye’nin imkânları aynı olmasına rağmen, kişi başına düşen millî geliri 3 bin 500 dolardan 11 bin dolara çıkarmış olmaları, bunun en büyük ispatıdır.
AKP’ ve 20 YILLIK HİKAYESİ
Takvim yaprakları 14 Ağustos 2001’i gösteriyordu. Ankara Bilkent Otel’de, mutlak çoğunluğu kapatılan Fazilet Partisi üyelerinden oluşan AKP’nin kuruluşu açıklanıyordu…
25 Ocak Salı 2022 Saat: 00:02
“Değerli dostlar, bugün önemli bir gün. Bugün, Türk siyaset hayatına lider oligarşisinin çöktüğü gün olarak, tekelci bir anlayışa dayanan liderlik anlayışının yerine, kolektif aklın temsilcisi olan bir anlayışın yerleştiği gün olarak geçecek.
Bugün, Türk siyaset tarihine parti içi demokrasi geleneğinin yalnızca bir kuru temenni olarak değil, aynı zamanda da bir zihniyet değişikliği ve zorlayıcı tüzük kuralları biçiminde egemen olduğu gün olarak geçecek.
Bugün, Türk siyaset tarihinde her yönüyle şeffaf, seçmenin sorgulamasına ve denetimine açık, yepyeni bir siyasal örgütlenme modelinin kurulduğu gün olarak geçecek.
Bugün, Türk siyaset tarihine, hizmete sevdalı insanların kurduğu AK Parti’nin doğum günü olarak geçecek.
Kutlu olsun.
Ve bugünden sonra Türkiye’mizde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”
Takvim yaprakları 14 Ağustos 2001’i gösteriyordu. Ankara Bilkent Otel’de, mutlak çoğunluğu kapatılan Fazilet Partisi üyelerinden oluşan AKP’nin kuruluşu açıklanıyordu. Yukarıdaki açıklama bizzat Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılmıştı. İnternet ortamında bu konuşmanın Videosunun bulunduğunu söylememin bir nedeni var. Çünkü tek adamlığa itiraz ederek kurulan bir parti AKP. Ve kuruluş nedeni çok açık bir biçimde bizzat Erdoğan tarafından işte böyle açıklanıyor, kendi sesinden duyabilirsiniz. Aradan geçen 20 yılın sonunda bu konuşma çok daha anlamlı bir hale geliyor.
Fazilet Partisi, Millî Görüş’ün kapatılan 3. partisiydi. Parti kapatılmadan önce, ülkedeki politik savrulmalar nedeniyle de “politbüro” olarak adlandırılan, bazen yaşlı olduklarını vurgulamak için kullanılan “ak saçlılar”, bazen de 28 Şubat sürecine atıfta bulunmak için “Balgat çalışma grubu” denilen kadro tarafından da yönetilmekte zorlanılıyordu. Erbakan siyasi yasaklıydı ve emanetçi olarak genel başkanlık makamında Recai Kutan, yani herkesin abisi oturuyordu. Bu da parti içi “itaat” kültürüne aykırı davrananları, “istişare” sonuçlarını kabul etmeyenleri ortaya çıkarıyordu. Bülent Arınç Erbakan’a rağmen grup başkanvekili seçildi. Onu Abdullatif Şener izledi. Parti içinde yönetime açık eleştiriler gelmeye başlamıştı ve kapalı toplantılarda konuşulanlar artık uzun uzun medyada yer alıyordu. Bu bireysel çıkış ya da tepkiler yavaş yavaş örgütlenmeye başladı. Sonuçta tarihinde ilk kez Millî Görüş hareketi içinde organize bir parti içi muhalefet oluştu. Ve yine bir ilk olarak olağan kongrede Erbakan ve ekibine karşı aday çıkardılar. Mevcut yönetime “gelenekçiler” adını veren grup kendilerini de “yenilikçiler” olarak adlandırdılar ve bu kategori kabul gördü.
Tartışmaların yoğunluğuna rağmen, yenilikçiler ve gelenekçiler arasında politik, ideolojik olarak çok bir fark yoktu. Ayrışma da burada başlamıyordu. Millî Görüş hareketi aslında “İslamcı” olmaktan daha çok, İslamî bir söylem ve eylem şemsiyesi altında Necmettin Erbakan’da kişisel olarak anlam bulan bir hareketti. Türkiye’de siyasal İslam’ın temsilcisi olarak peşin kabul gören Millî Görüş, aslında bir Erbakan hareketiydi. Bu nedenle itirazlar da hep kişilere ve onların yönetim anlayışınaydı. Yenilikçiler, partinin 28 Şubat sürecinin travmasını üzerinden atamadığını ve siyasetteki boş alanı dolduramadığını ileri sürüyordu. Gelenekçiler de olağanüstü dönemlerde en önemli kazanımın “varlığı muhafaza etmek” olduğunu dile getirip, Erbakan’ın siyasi yasaklı olmasını eylemsizliklerine gerekçe olarak dillendiriyorlardı. Parti içi demokrasinin olmaması, uzaktan emanetçiyle parti yönetimi ve Oğuzhan Asiltürk’ün paralel genel başkan davranışlarına da eleştiri vardı.
Bu tablo içinde 14 Mayıs 2000 yılında Fazilet Partisi kongresi yenilikçi-gelenekçi mücadelesine sahne olmak üzere toplandı. Yenilikçilerin adayı Abdullah Gül 521, gelenekçilerin yani Erbakan’ın adayı Recai Kutan 633 oy aldı. Bu, hareket için bir devrimdi. “Siyasi yasağı olmasaydı, yenilikçilerin adayı Erdoğan olsaydı sonuç değişir miydi?” tartışması da yararlı bir meseledir. Bu sonuçların ardından yenilikçiler sahip oldukları moral ile parti hakkındaki kapatılma kararını beklemeye başladılar. Bu, onlar için aynı zamanda bir ayrılma gerekçesi de olacaktı.
Ve Anayasa Mahkemesi kararını açıkladı, 22 Haziran 2001’de Fazilet partisi kapatıldı. Yenilikçiler yol haritalarını önlerine koydular ve yeni parti 14 Ağustos 2001 tarihinde kuruldu. Kendilerine politik bir kimlik inşa etmeleri için önce üzerlerinde bulunan Millî Görüş “gömleğini” çıkardılar. AB’ci, daha seküler ve liberal bir kimlik inşasına giriştiler. Bunun için merkez sağdan isimleri hareketlerine eklemeye çalıştılar. Örneğin Meral Akşener, bunların yanında bir süre yer aldı, sonra ayrıldı.
Parti kurulurken bizzat Erdoğan tarafından açıklanan iddialı hedeflere karşın demokratik tüzük daha ilk günlerde fazla gelmeye başladı. İlk tüzük değişikliği parti kurulduktan 5 ay sonra gerçekleştirildi, 2’nci değişiklik ise bu değişiklikten 4 ay sonra oldu. Seçimlere girilmeden 2002 yılında 2 tüzük değişikliği yapıldı. Seçimlerden hemen sonra da 2003 yılında 2 değişiklik daha yapıldı. Tüzüğün mimarlarından olan AKP kurucusu Ertuğrul Yalçınbayır, her tüzük değişikliğine kuruculardan Ersönmez Yarbay ile birlikte itiraz etti.
İlk değişiklik milletvekili ve belediye başkanlığı adaylarının, üyelerin tamamının katılımıyla belirleneceğine ilişkin tüzük maddesi içindi. Seçim tarihi belli olunca tüzükteki bu madde dikkat çekmişti. Yalçınbayır ile Yarbay kurucular kurulunda bu maddenin değiştirilmesine itiraz ettiler, “Siz milletvekili olmak istemiyor musunuz? Bu madde değişmezse il, ilçe başkanlarının elinde oyuncak olursunuz ve milletvekili de olamazsınız” karşılığı aldılar. Oylamada 120 kurucunun 117’si evet oyu kullandı. Bu aslında AKP’nin farklı olmayacağının da ilk işaret fişeğiydi. Daha sonraki yıllarda da toplanan her kongrede parti tüzüğünde değişiklik yapıldı. Yapılan değişikliklerden bazıları o kadar anti-demokratikti ki, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, anti-demokratik olduğu için çok eleştirilen Siyasi Partiler Yasası’nın bile gerisine düştüğü için düzeltilmesini istedi. AKP yönetimi de anti-demokratik tüzük değişikliğini düzeltmek yerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile kavga etti ve konu Anayasa Mahkemesi’ne kadar gitti. Sonuçta tüzük değişikliğinde AKP geri adım atmak zorunda kaldı. Ama bunlar AKP’nin bugününün işaretleriydi. En son yapılan tüzük değişikliğinde Binali Yıldırım için genel başkanvekilliği sayısı arttırıldı ve son dönemki siyasi rotasına ve ortaklarına uygun olarak “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” ilkesi tüzüğe eklendi.
Parti tüzükleri, partilerin anayasasıdır. Ne yapacaklarını parti programıyla ortaya koyarlarken, nasıl yapacaklarını da tüzük ile açıklarlar. Tüzükte bu kadar değişiklik yapan AKP’nin, programında bugüne kadar hiçbir değişiklik yapmadığını belirtelim. Parti programının içeriğine bakıldığı zaman AKP’nin en büyük muhalifinin kendi parti programı olduğunu da söylemek mümkün. Bunu ayrıca ele alacağız.
AKP girdiği ilk seçimde 3 Kasım 2002’de oyların yüzde 34’ünü alarak tek başına, Abdullah Gül başbakanlığında hükümet kurdu. Erdoğan siyasi yasaklıydı. Deniz Baykal’ın politik nedenlerle verdiği destekle anayasa değişti ve 8 Mart 2003 tarihinde Siirt’te yenilenen seçimlerle Erdoğan önce milletvekili, ardından başbakan oldu. Burada Erdoğan-Gül ilişkilerine bir cümle değinmek lazım: Erdoğan Gül’ü hep kendisine rakip gördü. Bunu da yakın çevresine hissettirdi. Erdoğan’ın Gül’ün Başbakan olmasına da sıcak bakmadığı o dönem konuşuluyordu. Bu iddia nedeniyle Erdoğan, “biraz bekle” demesine karşın Gül hemen başbakanlıktan istifa ederek Erdoğan’a, “kalkmayabilir” dedikleri başbakanlık koltuğunu hemen devretti. Cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesinde de son ana kadar Erdoğan’ın Gül’ün ismine direndiği biliniyor. Cumhurbaşkanı Başbakan ilişkilerinde de pek çok kez, üst düzey bürokratları ve bakanları Gül’e bilgi vermemeleri için uyardığı, onun talimatlarını göz ardı ettirdiği de o dönemin bilinenlerinden.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AK Parti elbette aynı zamanda muhafazakârdır. Milletimizin tarihine, kültürüne, değerlerine saldırılmasına, düşmanlık edilmesine, tahribine karşı çıkmış, bu değerlere sımsıkı sahip çıkmıştır. Bununla birlikte AK Parti, evet, açık söylemek lazım, devrimci bir partidir. Batı ne diyordu? ‘AK Parti bir siyasi sessiz devrim gerçekleştirmiştir’ diyordu. Türkiye Cumhuriyet döneminde en cesur, en ileri, en kapsamlı, en etkili değişimleri AK Parti hükûmetleri döneminde yaşamıştır. Hak ve özgürlükler konusunda hiçbir dönemde atılamayan adımlar bizim dönemimizde atılmıştır” şeklinde konuştu.
“Devrimciyiz diye konuşanlara sesleniyorum, hangi adımı attınız, söyleyin bakalım? Hak ve özgürlükler konusunda AK Parti’nin attığı adımları acaba AK Parti’den önce hanginiz attınız?” sorularını yönelten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu ülkede kılık-kıyafet noktasında bizim yavrularımızı üniversitelerin kapısından kovanlar siz olmadınız mı? Okulların kapısında anneleri ağlatan siz olmadınız mı? Kızlarımızı sokaklarda hüngür hüngür sürüyen siz olmadınız mı? Nerede özgürlüğünüz? Devletin içinde kadınlarımızı başı açık, başı örtülü olarak sınıf sınıf ayrımlara tabi tutan siz olmadınız mı? Nerede eğitim özgürlüğü? Nerede inanç özgürlüğü? Nerede düşünce, fikir özgürlüğü? Öyle ‘özgürlük benim sınıfıma dâhil olanlarla olur’ mantığı özgürlük tanımında yoktur, böyle bir şey olamaz. Ama bizim şu anda böyle bir sorunumuz hamdolsun yok ve Türkiye’de de herkes şu anda devletin kurumlarında da, bütün değişik, özel-devlet, her yerde başı açık, başı örtülü el ele, kol kola dayanışma içeresinde yürüyorlar; demek ki oluyor. Ya bu milletin fertlerini, bu milletin bireylerini bir birine düşman ettiğiniz sürece bu millet size bu ülkede iktidar vermez, vermeyecektir, bunu böyle bilin.”
“AK PARTİ, DEVLETİ MİLLETİYLE BULUŞTURDU”
AK Parti’nin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni milletiyle buluşturduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmiş dönemlerde milletin uzun yıllar kimi hak ve özgürlüklerinin kısıtlandığını, hatta tümüyle elinden alındığını, kimi sahipsiz bırakıldığını, en basit insani ihtiyaçlarını karşılayacak imkânlara sahip olamayıp geleceğinden ümidini kestiğini hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öyle ki, vatanları, bayrakları, mukaddesleri söz konusu olduğunda canları dâhil her şeylerini feda etmekten çekinmeyen insanlar, devlet dendiğinde başlarını yere eğer olmuşlardı. AK Parti işte bu büyük yanlışı ortadan kaldırmış, ne demiştir? ‘İnsani yaşat ki devlet yaşasın.’ Bu ifadede tezahür eden uygulamalarıyla devleti milletiyle buluşturmuştur” değerlendirmesinde bulundu.
“FETÖ VE ARKASINDAKİ KAHPE İZ SÜRÜCÜLERİNE BU ÜLKE TESLİM EDİLMEDİ”
15 Temmuz’un, bunun en somut örneği olduğunu ifade ederek, milletin o gece devletinde sembolleştirdiği özgürlüğünü, bayrağını, ezanını, inancını, geleceğini korumak için ayağa kalktığını söyledi ve “249 şehit verdik, 2 bin 193 gazimiz oldu ama hiç olmazsa bu alçak FETÖ’nün, arkasındaki kahpe iz sürücülerine bu ülke teslim edilmedi” sözlerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şu açıklamalarda bulundu: “Şimdi Ankara, İstanbul’da duruşmalar başladı ve bu duruşmalarla birlikte bizler tabi bütün şehitlerimizin ailelerine, gazilerimizin ailelerine inşallah bu mahkeme kararlarıyla bir defa hakların iadeiitibarın sağlanmasını temin edeceğiz. Aynı zamanda da dünyada bunları korumaya kalkan ülkelere karşı da, ‘Daha ne istiyorsunuz, buyurun size yargı kararları’ deyip bunları da onların önüne koyacağız. Üzerlerine düşeni yaparlar veya yapmazlar, önemli değil. Ama şimdi de dünyaya sesleniyorum buradan, diyorum ki; eğer sizler iade-i itibara yardımcı olmazsanız, bilesiniz ki yarın-bir gün sizlerin de bizim elimize düşenleriniz olduğu zaman istediğinizde bunları bizden alamayacaksınız, bunu bilin. Çünkü terörle mücadele lokal değildir, terörle mücadele mevzi değildir, terörle mücadele uluslararası bir mutabakatın uygulamasıdır. Uluslararası bu mücadeleyi vereceksek, eğer biz de sizden bizim ülkemize ait -ki bunları inşallah vatandaşlıktan da çıkaracağız- bunları süratle bize iade etmenizi istiyoruz. Ettiniz ettiniz, etmediğiniz takdirde, kusura bakmayın, ‘men dakka dukka’; biz de bunu yaparız.”
“AK PARTİ’NİN REFORMCU YÖNÜ OLMASA BUNCA YIL İKTİDARDA KALAMAZDI”
16 Nisan halk oylamasıyla kabul edilen yeni yönetim sisteminin de Türkiye’ye kazandırdıkları devrim mahiyetinde bir başka reform olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer AK Parti’nin bu reformcu, bu devrimci yönü olmasa bunca yıldır iktidarda kalamazdı, hâlâ milletimizin umudu olamazdı. Değişim ve değişime olan inancımız ve bağlılığımız her fırsatta bunu ortaya koymak suretiyle milletimizle bütünleşmemize fırsat veriyor” dedi.
Milletin kendilerine güvenip destek verdikçe sorumluluklarının arttığı uyarısında bulunarak, milletin genel seçimlerde 2002’den 2015’e AK Parti’yi desteklediğini, yerel seçimlerde belediyelerin çoğunu AK Parti’ye teslim ettiğini, tüm halk oylamalarında kendilerini mahcup etmediğini, Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisini seçtiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun yanında 367 garabeti, 27 Nisan bildirisi, kapatma davası, Gezi olayları, FETÖ ve PKK ile mücadele başta olmak üzere karşılaştığımız her kritik hadisede milletimiz yanımızda yer aldı.
15 Temmuz’la birlikte artık can borcumuzun da olduğu milletimize olan şükranımızı ancak kendisine daha iyi hizmet sunarak ifade edebileceğimize inanıyorum” şeklinde konuştu.
“CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÛMET SİSTEMİ’NE HAZIRLIK İÇİN ÇOK SAYIDA UYUM KANUNU ÇIKARILACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bunun için önümüzdeki süreyi çok iyi değerlendirmeliyiz. İlk etapta tüm bakanlarımızdan 180 günlük kısa vadeli bir eylem programı istedim. Tıpkı hükûmette ilk geldiğimiz dönemdeki 100 günlük acil eylem planı gibi bu program da vatandaşlarımızın birikmiş sıkıntılarına hızlı çözümler üretmeye yönelik olacaktır ve 2019 seçimlerine kadar da bu çalışmaları yürütecek bir eylem planı. 2023 hedeflerimiz zaten asıl başarı çıtamız olarak geçerliliğini sürdürüyor önümüzde, onu da güncellememiz gerekiyor. Şimdi buna ilave olarak 2035 yılını hedef alan yeni bir çalışmaya daha başladı. Bu aynı zamanda gençlerimize emanetimiz olan 2053 vizyonumuzun altyapısını oluşturacaktır. Meclis Grubumuza da bu süreçte çok önemli görevler düşüyor. Her reform, idari tasarruflarla yapılabilecek yönlerinin yanında, asıl olarak yasa ve anayasa değişikliği demektir. 3 Kasım 2019 seçimleriyle birlikte yürürlüğe girecek Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne hazırlık için çok sayıda uyum kanununun çıkarılması gerekiyor. Meclisin mevcut gündemi zaten yoğunken bir de üzerine reformların ve yeni yönetim sisteminin yükü binecek. Milletimiz için, ülkemiz için, geleceğimiz için bu yükü hep birlikte omuzlayacağız.”
“TÜRKİYE’NİN İNŞASINDA OMURGA GÖREVİNİ YİNE SİZLER ÜSTLENECEKSİNİZ”
AK Partili milletvekillerine hitaben, “Türkiye’nin inşasında omurga görevini yine sizler üstleneceksiniz” şeklinde seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AK Parti milletin bağrından çıkmış ve bugüne kadar gücünü hep milletten almış bir partidir. Milletimizle irtibatımızın zayıfladığı gün bizim Allah göstermesin bittiğimiz gün olacaktır” görüşlerine yer verdi.
Milletvekillerine, Ramazan’ı, Ramazan ve Kurban Bayramları ile yaz tatilini, vatandaşların gönlünü kazanacak çalışmalarda bulunmak için iyi değerlendirmeleri tavsiyesinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “16 Nisan’da kabul edilen Anayasa değişikliğiyle artık başarı çıtası nereye çıktı? Yüzde 50+1, buraya yükseldi. Bir başka ifadeyle 2011’de ve 1 Kasım’da aldığımız tarihimizin en yüksek oy oranları dahi artık yeterli değil. Her ne kadar cumhurbaşkanlığı ile milletvekilliği sandıkları ayrı kurulacak olsa da, her ikisinde de yüzde 50’nin üzerine çıkmadan milletimize arzu ettiğimiz gibi hizmet veremeyiz. Öyleyse bugüne kadar yaptıklarımızdan çok daha fazlasını yapmak, çok daha çalışmak mecburiyetindeyiz. Bunun için de hiç vakit kaybetmeden kolları sıvamalı, milletimizle olan rabıtamızı güçlendirmenin yollarını aramalıyız” diye konuştu.
“80 MİLYONUN TAMAMINA ULAŞACAK BİR ÇALIŞMA PROGRAMI HAZIRLIYORUZ”
Sandıkta yüzde 50’nin üzerine çıkmak için milletimizin tamamını kucaklamayı hedeflemek durumundayız. Bunun için milletimizin her bir ferdini bile ihmal etmeden 80 milyonun tamamına ulaşacak bir çalışma programı hazırlıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletvekillerimiz, teşkilatlarımız, kadın ve gençlik kollarımız, belediye başkanlarımız, belediye ve il genel meclis üyelerimizin yanında tüm gönüldaşlarımızla birlikte gecemizi gündüzümüze katarak çalışacağız. Gayret bizden, tevfik Allah’tandır” diye ekledi.
Yılsonuna kadar, AK Parti il, ilçe ve belde teşkilatlarının yeniden gözden geçirilerek güncelleneceğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü ortada bir metal yorgunluğu var, bunu aşmamız lazım. Onun için de çok daha dinamik ve çok daha gayretkeş ekiplerle inşallah 2019’a hazırlanmamız gerekiyor. Bunun için de bütün ilgili birimlerimiz yoğun bir çalışma içerisinde bu hazırlıkları yapması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını grup toplantılarının hayırlara vesile olması, genel kurul ve komisyon çalışmalarında başarılı bir hafta geçirilmesi temennilerinde bulunarak tamamladı.
GÜVENLİK ALANINDAKİ İCRAATLAR
Güvenlik konusunun öncelikleri arasında olduğundan bahseden Erdoğan, “PKK başta olmak üzere tüm terör örgütlerini hezimete uğratarak, ülkemiz sınırları içinde eylem yapamaz hale getirdik.” dedi.
Ardından, “Askerlerimiz sınırlarımızda, emniyet teşkilatımız şehirlerimizde, jandarmamız kırsalda, sahil güvenliğimiz kıyılarımızda, istihbaratımız her yerde, milletimizin huzuru için gece gündüz görev yapıyor. Diğer yandan, milletimizin doğrudan günlük hayatına dokunan hizmetler veren mahalli idarelerimizi, mevzuatından kaynaklarına kadar her alanda güçlendirdik.” sözleriyle ekleme yaptı.
Muhtarların haklarını iyileştirdiğinden bahseden Erdoğan, “Muhtarlarımızın vatandaşlarımıza daha etkin hizmet verebilmelerini sağlayacak mekanizmaları kurarken, muhtarlarımızın özlük haklarında çok önemli iyileştirmeler yaptık.” ifadesini kullandı.
ULAŞTIRMA ALANINDAKİ İCRAATLAR
Ülke için yapılan yatırımlardan bahseden Cumhurbaşkanı, “Geçtiğimiz 19 yılda toplam 932 milyar lira tutarında yatırım yaparak, ülkemizin altyapısını baştan sona yeniledik, geliştirdik. Karayollarında, 6 bin 101 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol mesafemizi 28 bin 200 kilometreye, 1.714 kilometreden devraldığımız otoyol uzunluğumuzu 3 bin 523 kilometreye yükselttik.” şeklinde konuştu.
Köprü, tünel, viyadükleri iyileştirdiğini ve sayısını arttırdığından bahsettiği konuşmasında Erdoğan, “Karayolu tünel sayımızı 83’den 438 adete, karayolu tünel uzunluğumuzu 50 kilometreden 595 kilometreye, köprü ve viyadük uzunluğumuzu 311 kilometreden 701 kilometreye çıkardık. Osman Gazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Nissibi Köprüsü, Avrasya Tüneli, Marmaray, Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli, Erkenek, Cankurtaran, Sabuncubeli, Ovit Tünelleri gurur abidesi projelerimiz arasındadır.” ifadelerini kullandı.
7. Olağan Büyük Kongresi’nde AK Parti’nin yaptığı toplam 9 icraattan bahseden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ulaştırma alanında yaptığı icraatlar şu şekilde:
İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu, Menemen-Aliağa-Çandarlı Otoyolu, Ankara-Niğde Otoyolunu bu dönemde ağımıza kattık.
Çanakkale 1915 Köprüsünün de içinde yer aldığı Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe Otoyolu ile Ankara-İzmir Otoyolunun inşası sürüyor.
Demiryollarında, toplam 1.213 kilometre uzunluğunda hızlı tren ağı inşa ettik.
Ülkemizin 11 bin 590 kilometre uzunluğundaki mevcut demiryolu ağını, adeta sıfırdan inşa etmişçesine baştan sona yeniledik.
İzmir’e İzban’ı, Ankara’ya Başkentray’ı, İstanbul’a Gebze-Halkalı Banliyösünü ve çeşitli şehirlerimizde pek çok metro hatlarını ülkemize kazandırdık.
Havayollarında, 26’dan devraldığımız havalimanı sayımızı 30 ilaveyle 56’ya çıkardık.
İstanbul Havalimanının yıllık 90 milyon yolcu kapasiteli ilk etabını hizmete sunduk.
Yurt dışı uçuş noktamızı 60’dan 329’a, uçulan ülke sayısını 50’den 126’ya yükselttik.
Salgın sebebiyle durgunluğa girmiş olsa da, Türkiye geleceğin en büyük hava yolu ulaşım altyapısına sahip ülkesi olarak dünyada ilk sıralarda yer alacaktır.
Denizcilikte, tersane sayımız 37’den 83’e, yat bağlama kapasitemiz 8 bin 500’den 18 bin 545’e çıktı.
Filyos limanının, Rize İyidere Limanının, Haliç, Tekirdağ, Datça Yat Limanlarının yapımları sürüyor.
İletişimde, 2002 yılında 3 bin olan geniş bant abone sayısı 85 milyona ve 23 milyon civarında olan mobil telefon abone sayısı 84 milyona yükseldi.
Bugün 54 milyona yaklaşan e-devlet kullanıcı sayısıyla, bu alanda dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girdik.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK İCRAATLARI
İktidara geldiği vakit boyunca ürettiği konut sayısından, millet bahçesinden ve atık su arıtma tesisinden bahseden Erdoğan, “18 yıl önce 145 olan atıksu arıtma tesisi sayısı 1.170’i, yüzde 35 olan atıksu arıtma hizmeti verilen belediye nüfusu oranı da yüzde 89’u buldu. TOKİ kanalıyla ürettiğimiz konut sayısı, hedefimiz olan 1 milyon adete ulaştı. Toplam 35 millet bahçesini hizmete aldık, 22 millet bahçemizi açılışa hazır hale getirdik. Halen 9 millet bahçesi bitme aşamasındayken, 48 millet bahçesinin yapımı ve 33’ünün ihalesi sürüyor.” şeklinde konuştu.
TARIM İCRAATLARI
Tarım alanında yaptığı yenilikler ve ettiği karlardan bahseden AK Parti Genel Başkanı icraatlarını şu şekilde saydı:
2002 yılında 37 milyar lirayı bulmayan Tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasılamız, geçtiğimiz yıl 333 milyar lirayı geride bıraktı.
Tarım ve gıda ürünleri ihracatımız 20 milyar lirayı geçti.
Çiftçilerimize bugüne kadar ödediğimiz tarımsal desteklerin toplamı 160 milyar liraya yaklaştı.
Sadece bu yıl yapacağımız tarımsal destekleme ödemeleri tutarı 24 milyar liradır.
Türkiye’nin, iklim şartları sebebiyle üretimi sınırlı olan birkaç ürün dışında, tarımda dışa bağımlılığı kesinlikle söz konusu değildir.
Geçtiğimiz 19 yılda tarla ve sebze üretimimiz yüzde 20, meyve üretimimiz yüzde 67, süt ve et üretimimiz iki katına yakın artış göstermiştir.
Orman varlığımızı 20,8 milyon hektardan 22,9 milyon hektara, 175 olan korunan alan sayımızı 616’ya, 16 olan tabiat parkı sayımızı 250’ye çıkardık.
Barajlarımızın sayısını 276’dan 600 ilaveyle 876’ya, içmesuyu tesislerimizin sayısını 84’ten 262 ilaveyle 346’ya, sulama tesislerimizin sayısını 1.764’ten 1.457 ilaveyle 3 bin 221’e ulaştırdık.
EKONOMİK İCRAATLAR
Ekonomi alanında yaptığı yenilikler sayesinde yüksek karlardan ve büyüyen rakamlardan bahseden aynı zamanda pandemi dönemine rağmen büyüme göstererek, G-20 ülkeleri arasında Türkiye’nin ikinci sırada yer aldığını dile getiren Erdoğan’ın sözleri şu şekilde:
MAKROEKONİMİDE; satın alma gücü paritesine göre milli gelirde Türkiye’yi dünyada 17’nci sıradan 13’üncü sıraya yükselttik.
Dünyayı kasıp kavuran salgına rağmen geçtiğimiz yıl yüzde 1,8 büyümeyle, G-20 ülkeleri arasında ikinci sırada yer aldık.
Göreve geldiğimizde vergi gelirlerinin yüzde 86’sını bulan faiz ödemelerini, geçtiğimiz yıl yüzde 16’ya gerilettik.
Avrupa ülkelerinde yüzde 97’ler, gelişmiş ülkelerde yüzde 130’lar civarında olan borç stokunun milli gelire oranını yüzde 42,6 seviyesinde tutmayı başardık.
İhracatımızı 36 milyar dolardan aldık 170 milyar dolar bandına kadar çıkardık.
Her ay yeni ihracat rekorları kırarak, bu yolda yürümeyi sürdürüyoruz.
Son bir kaç gündür piyasalarda yaşanan dalgalanmalar, Türkiye ekonomisinin temellerini, gerçek dinamiklerini, taşıdığı potansiyeli ve yarınını kesinlikle yansıtmıyor.
Türk sanayisi, salgın dönemindeki performansıyla direncini ve gücünü bir kez daha ortaya koymuştur.
Kamu maliyesi ve finans sektöründeki göstergeler, gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkeye göre daha sağlam bir yapıya sahip olduğumuza işaret ediyor.
Bir süre önce açıkladığımız ekonomideki reform programımızın politikalarını ve takvimini dün akşam itibarıyla ilan ettik.
Şimdi artık vakit, daha çok çalışma, üretme, gaza basma, hedeflerimize yürüme vaktidir.
İktisadi temeli olmayan hareketlere karşı ülkesinin yanında yer alarak, güven ve istikrar mesajımıza sahip çıktıkları için milletimizin tüm fertlerine ayrıca teşekkür ediyorum.
SOSYAL ALANDA YAPILAN İCRAATLAR
19 yıllık dönem içerisinde ihtiyaç sahiplerine de gerekli desteğin verildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son 18 yılda ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza toplamda 411 milyar lirayı aşan tutarda yardım yaptık. Engelli aylığını, 2002 yılındaki ortalama 24 lira seviyesinden 2021 Ocak itibariyle ortalama 914 liraya çıkardık.” dedi.
İstihdam ve maaşlardan bahseden Cumhurbaşkanı, “Kamudaki engelli istihdamı 2002 yılında sadece 5 bin 777 iken, bugün 58 binin üzerindedir. Yaşlılık maaşını, 2002 yılında aylık 24 liradan aldık, 2021 Ocak ayı itibariyle 763 liraya yükselttik. Net asgari ücret 2002 yılında 184 lira iken, bu yılbaşı itibariyle 2 bin 825 lira olarak uygulanıyor.” diye kaydetti.
ADALET ALANINDA YAPILAN İCRAATLAR
Adalet’in en hassas ve önemli konuları arasında olduğunu dile getiren Erdoğan konuşmasında, “Hâkim, savcı ve diğer personel sayısını yüzde 176 oranında artırarak, yargının insan kaynağı kapasitesini güçlendirdik. İktidara geldiğimizde 9 bin 349 olan hâkim-savcı sayısı, FETÖ’cü hainlerin yol açtığı tahribata rağmen, bugün 21 bin 651’e ulaştı. İstinaf uygulamasını başlatarak 15 bölge adliye mahkemesi ve 8 bölge idare mahkemesini devreye almak suretiyle temyizdeki yığılmaların önüne geçtik. Yargının, hukuku daha etkin ve sade şekilde işletebilmesi amacıyla temel kanunların pek çoğunu baştan sona yeniledik.” ifadelerine yer verdi.
Ardından sözlerine, “İnşa ettiğimiz 274 adalet hizmet binasıyla, hem yargı mensuplarımıza, hem de vatandaşlarımıza en iyi fiziki şartları sağlamanın gayreti içinde olduk. Adalet arayışının insanlığın bitmeyecek yolculuğu olduğu anlayışıyla, reform gündemimizden hiç ayrılmadık. Son olarak da, geçtiğimiz haftalarda İnsan Hakları Eylem Planımızı milletimizin takdirine sunduk. Ayrıca, milletimizi yeni ve sivil Anayasa ile buluşturmak için çalışmaya başladık.” şeklinde devam etti.
SPOR ALANINDAKİ İCRAATLAR
Atletizm pisti sayımızı 12’den 56’ya, yarı-tam olimpik yüzme havuzu sayımızı 46’dan 278’e, toplam tesis sayımızı ise 1.575’den 3 bin 907’a çıkardık.
Ülke genelinde 32 stadyumun yapımını tamamladık, 10 tanesinin inşası, 4 tanesinin de proje ve ihale çalışmaları sürüyor.
SAĞLIK ALANINDAKİ İCRAATLAR
Sağlık alanında yaptığı yeniliklerden bahseden Cumhurbaşkanı, “Sağlık alanında, hastanelerdeki yatak sayımızı 164 binden 253 binin üzerine, nitelikli yatak sayımızı 19 binden 162 bine çıkardık. Halkımıza daha iyi hizmet vermek için 378 binden devraldığımız sağlık çalışanı sayımızı, bugün 1 milyon 177 bine ulaştırdık. Hekim sayımız, 2002’deki 92 bin seviyesi iken, bugün 174 bini geçti.” diye konuştu.
Hastanelerin daha kaliteli ve rahat hizmet vermesi için yatak kapasitesini yükselttiğinden ve halen yapmakta oldukları hastanelerin inşa sürecinin devam ettiğini anlatan Erdoğan, “Sağlıktaki kalitenin önemli göstergelerinden olan ambulans başına düşen nüfus sayımızı 107 binlerden 14 binlere indirdik. İlkini 2017 yılında Yozgat’ta açtığımız şehir hastanelerimizin sayısını 17’ye, toplam yatak kapasitesini de 22 bin 600’e yükselttik. Halen 9 şehir hastanemizin inşası, 3’ünün ihale süreci, 3’ünün de proje çalışmaları devam ediyor. Bunlar da tamamlandığında, toplamda 43 bin 158 yatak kapasiteli 32 şehir hastanesini ülkemize kazandırmış olacağız.” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Bizlerde bir gazeteci olarak AKP ve onun liderini gönülden kutluyor başarılarının devamını bekliyoruz.
YAVUZ ZORBA
ZİLE